JellyPages.com

15 Aralık 2012 Cumartesi

Anaokulu Hikayeleri, Temizlik Hikayeleri


Çocukalar bizim dinimiz temizliğe çok önem verir anne ve babalarımızda öyle. Demekki bizler temiz olursak anne ve babalarımız çok mutlu olucak.
Size banyo yapmayı seven bir fili anlatıcam sizde dikkatle dinleyin..

Tombik adında minik bir fil hayvanat bahçesinde ki fil ailesinden dünyaya gelmiş özgürlük nedir, can korkusu nedir bilmiyormuş hep güven içinde anne ve babasının yanında çok mutluymuş.
Çocuklar, en sevdiği oyun ise banyo yapmakmış önce sağlığı için çamur banyosu sonra da gölete girer bir güzel yıkanırlarmış.
Bir gün tombikin yanına minik bir fare gelmiş ve bu iki yavru arkadaş olmuşlar birbirleri ile çok iyi anlaşır ve oynarmışlar. Çok sıcak bir gün Tombik o kadar bunalmış ki kendisini gölete zor atmış hemen minik farede bir anda sırtından kafasının üzerine fırlamış elinde bir çiçek Tombik'e göstermiş
- Bak bu çiçeği senin için getirdim. Sen çok iyi bir dostsun içimden geldi böyle bir hediye getireyim dedim.
- Teşekkür ederim minik arkadaşım deyip kovadan hortumuyla su çekip kendi kafasına fışkıtmış kendisiyle beraber çiçek de fare de ıslanmış serinlemişler kahkahadan yerlere yatmışlar sonra bidaha yıkanmışlar güzel kokan çiçeklere sürünerek güzel kokular sürünmüşler annelerinin yanına gittiklerinde
-Aferiiin.
öpücüğü alınca ikiside çok mutlu olmuşlar hem mis kokanı herkes sever. Temiz olanı güzel ahlaklı olanı herkes sever çocuklar dışımızı temizlediğimiz gibi içimizi de yani dilimizi kötü sözlerden temizlememiz lazım..
Gözlerimizi de kötü şeylere bakmaktan temizlememiz lazım..
Kulaklarımızla izinsiz kapı dinlenmez, Kur'an dinlenir değil mi çocuklar..
Kalbimize kıskançlık gibi kötü duygulardan temizlememiz de çok önemli çocuklar.. 
Ayaklarımızla bile kötü yerlere özellikle anne ve babamızın izin vermediği yerlere gitmek yanlış olur.
Bu hikayemizden ne anladık çocuklar; dışımız gibi içimizide temizlemenin ne kadar önemli olduğunu anladık değil mi?

13 Aralık 2012 Perşembe

Zehra Dua Ediyor -3-

Zehra'nın çok uykusu gelmişti çünkü bu gün okulda çok yorulmuştu. Spor dersi vardı ve öğretmenleri onlara takla atmayı öğretmişti. Ayrıca bugün el kabiliyetleri gelişsin diye öğretmeni tüm arkadaşlarına da ayakkabı bağacını nasıl bağlamaları gerektiğini, ipliğe düğüm atmayı öğretmeye çalışmıştı. Böyle yoğun bir programdan sonra eve geldiğinde akşam yemeğini yedikten sonra fazla oyun oynamadı bu gün derside yoktu zaten hemen kedisi Yumağı ve oyuncaklarını da aldı odasına gitti fazla gecikmedi kendisini yatağın içinde uyur halde buldu.
Annesi onu yatağa yerleştirmiş olmalıydı bir baktı oyuncaklarını ayaklarının ucuna yorganın üzerinde kedisi de yerde oyuncağı yumağı ile mırmır horlayarak uyuyordu.
Yatağında olduğu yerde doğruldu ve iki ellerini açtı gözlerini kapadı.
- Ey Allah'ım sana teşekkür ederim çok güzel bir gün geçirdim. Benim gibi tüm çocukları iyi insanları koru. Kötülere engel ol kimseye kötülük yapmasınlar..Annemi babamı ve sana inananları koru. Amiiin.
Sonra tam yatağa gireceği anda kedisini hatırladı tekrar ellerini açtı.
-Allah'ım tüm hayvanları ve benim kedimide koru amiiin.. 

Çocuklar mutlaka yatağa yattığımızda abdest alıp ve dua ettikten sonra uyuyalım. Çünkü Allah çocukların dualarını geri çevirmez kabul eder. Önce anne-babalarımıza ve öğretmenlerimize dua edelim sonra da memleketimize dua edelim Allah felaketlerden korusun diye...

Zehra ve Yumak -2-

Sevgili çocuklar size daha önce Zehra'yı ve kedisini anlatmıştım. Şimdide sizlere Zehra'nın  kedicikle olan maceralarından birini anlatıcam sizde dikkatli takib edin olur mu?
Biliyorsunuz Zehra anaokuluna gidiyordu ve çok başarılı bir öğrenciydi. Öğretmenlerinin her dediğini yapardı ve hiç yaramaz değildi..
Öğretmeni eve düz çizgi dersi verdi. Zehra akşam yemeğini yedikten sonra televizyon seyretmedi ve kendi odasına gitti. Amacı dersini yapmaktı.
Defterini ve kalemini çıkardı daha bir iki çizgi çizmişti ki Yumak mirnav mirnav diye diye yanına geldi herhalinden ilgi istediği belliydi.. Zehra önce ilgilenmedi ama Yumak hiç dururmu Zehra'nın ayaklarının aralarında dolanıyor dizlerine tırmanıyordu. En sonunda bir sıçrama ile çalışma masasına çıktı.
-Mirnavv mirnaav
-Biraz sonra oynarız dedi Zehra..
Ama nafile birtürlü Yumak onu bırakmamıştı. Zehra'nın aklına bir fikir geldi.
Hemen annesinin yanına koştu Yumakta onunla beraber geldi.

-Anneciğim evde eski yün yumak veya makara iplik var mı? diye sordu..
-Evet var kızım ama ne yapacaksın?
-Benim dersim bitene kadar Yumak onlarla oynasın diye düşündüm.
-Aferiin benim akıllı kızıma çok iyi düşünmüşsün. dedi.
Annesi hemen gitti bir yumaktan eline sarmaya ve küçük bir oyuncak yumak yapmaya başladı.
Yumurta büyüklüğünde olunca çabuk bozulmasın diyesıkı sıkı bağladı ve Zehra'ya verdi.
-Al kızım bunu Yumak oynasın sen de dersini bitirince beraber oynarsınız. Sana teşekkür ederim dersine bu kadar özen gösterdiğin için. Aferin benim akıllı kızıma..

Zehra'nın dersi bitene kadar Yumak oynadı oynadı.
Sonra da beraber oynadılar..



12 Aralık 2012 Çarşamba

Bir Köy Hayali Cennet Gibi..



Orda bir köy var uzakta gitmesekte görmesekte o köy bizim köyümüzdür.
Bu benim çocukken okulda öğrendiğim bir şarkıydı. Çok severdim arkadaşlarımla bu şarkıyı söylemeyi.
Ama şu yaşıma geldim köy hasreti içimde kaldı. Hala gitmek isterim ama doyasıya gidip tadını çıkaramadım kimbilir belki Allah'ın rızasını kazanırsam bana cennette kevser ırmağı kenarında bir köy verir istediğim gibi eker biçer çayın kenarında dinlenirken çevremde ördekler vak vak der.
Hayaller hep güzel çocuklarımı eşimi de Rabbim belki nasib eder böyle güzel bir hayalin resmi bu..

Zehra'nın Minik Kedisi -1-




Çocuklar size minik bir hikâye anlatayım mı?
Bu hikâyemiz çok soğuk bir kış gününde evsiz bir kediden bahsediyor...
Hava çok soğuktu fırtınanın uğultusu bile evden duyulduğunda insanın içini ürpertiyordu. Zehra henüz beş yaşında anaokuluna giden çalışkan bir öğrenciydi. Okulunu çok seviyordu arkadaşlarını ve öğretmenlerini de..
Biraz üşüttüğü için doktor annesine
-İki üç gün evde sıcak tutun üşütmeyin verilen ilaçlarıda kullanırsa hiçbirşeyi kalmaz dedi.
Zehra iki gündür okuluna gidemediği için çok üzgündü ve arkadaşlarını öğretmenlerini çok özlemişti..
Akşam hava kararmaya başladığında üç katlı bir binanın giriş katında oturuyorlardı. Evin penceresinden babasının  yolunu gözlemeye başladı ama soğuktan cam buğulanıyor devamlı elinde bir mendil ile silmeye çalışıyordu.
o sırada gözden kaçırmış olmalı kapı çaldı. Babası o görmeden nasıl geçti pencerenin önünden diye içinden geçirdi.. Gerçekten de kapıda ki babasıydı ve ayakkabılarını çıkarmak isterken birden minik bir kediciğin sesini duydular.
-miyaaav miyaav
Zehra hemen babasına merdiven altını göstererek,
-Babacığım ses merdiven altından geliyor.
-Hemen bakalım kızım dedi babası.
Birde ne görsünler minik bir kedi babasının spor ayakkabısının içinde ısınmaya çalışıyor. Zehra'da bir çığlık
- Aman Allah'ım babacığım lütfen onu sevebilir miyim?
-Kızım dur biraz önce annenden biraz süt alalım karnı açtır bunun..
Zehra hemen koştu annesinden küçük bir çay tabağına süt koydurdu ve özenerek getirdi. Minik kediyi besledi. Babasından rica etti. Evdeki sepete küçük battaniyesini koydurdu. Artık kullanmıyordu onu zavallı yavru kediye hediye etti..
Minik kedimiz artık sıcacık bir yuvaya ve arkadaşa kavuşmuştu. İki gün sonra okuluna gittiğinde olup bitenleri arkadaşlarına anlattı.
Onlarda gelip kedimizi ziyaret ettiler tüylerini okşadılar. Ona bir isim koyalım dediler ve en sonunda ona Yumak ismini verdiler..Çünkü aynı bir yün yumağı  gibi kıvrılıp uyuyordu..
Yumak ve Zehra artık hiç ayrılmadılar..